Evet çocuklar, dünyayı tiyatro kurtaracak
Ebru Bilgiç
İrlandalı ünlü yazar Oscar Wilde, tiyatroyu en yüce sanat biçimi olarak yorumlar. “Çünkü” der, “O, insanoğlunun neyin insani olduğu duygusunu bir başka kişi ile en dolaysız olarak paylaşabileceği yoldur.”
Yazar Özer Tunca’nın, bu görevle yıllar önce yola çıkan oyunu ‘Otobüs Durağında Üç Bencil’, İzmir Devlet Tiyatrosu tarafından sahneleniyor. Oyun, 2003-2004 sezonundan başlayarak dört yıl boyunca Bursa Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenmiş, pek çok ulusal ve uluslararası festivale konuk olmuştu. Ankara ve Kocaeli Şehir Tiyatroları’nda da sahnelenen oyun, birçok ödül aldı. Bu sezon İzmir Devlet Tiyatrosu sahnesinde Ozan Yıldırım’ın yönetiminde izlediğimiz oyunu; Erşah Gülerbaşlı, Sezer Akçe, Tufan Pehlivan sergiliyor. Oyunun dekor tasarımı Hasan Yavuz’a, kostümleri F. Duygu Ergüven Saykan’a, ışık tasarımı Mehmet Alacı’ya, müzikleri Erşah Gülerbaşlı’ya ait.
Otobüs durağında tesadüfen bir araya gelen üç kişi, önyargıları ve bencilliği ile işleri ne kadar kötüye götürebilir? Bunu yaparken en çok kime zarar verir? Çocuk oyunu, aslında her yaştan sanatseveri mutlu edecek bir ustalıkla yazılmış ve sahnelenmiş. Ben de oyunu çocuklarımla birlikte izlerken, en az onlar kadar keyif aldığımı belirtmeliyim. Yazar, diyalogdan çok oyuncuların performansı üzerine kurmuş oyunu. Sözden çok beden dili üzerine çalışmış. Onu, ehil bir yönetmene ve hevesli oyunculara teslim etmediği durumda, anlaşılır olmaktan kolayca çıkabileceğini bile bile yapmış bunu. Bu da yazarı, izleyen gözünde oldukça cesur yapıyor. Çocukları, etkin bir diyalogla eğlendirmenin ve kontrol etmenin daha kolay olduğunu düşünüyorsanız bu oyunu izlemelisiniz
‘NİTELİKLİ, TİYATRO GİBİ TİYATRO SEYRETMEK ÇOCUKLARIN DA HAKKI’
Yazar Özer Tunca, oyunu yazarken bu kadar çok sevileceğini tahmin ettiğini söylüyor.
Çocuk tiyatrosunun, ülke tiyatrosu içerisinde istenen noktada olmadığından şikayet eden Tunca, uluslararası festivallere katılacak oyun bulmakta da güçlük çektiğini anlatıyor. Oyun yazarı şöyle konuşuyor: “Çocuk tiyatromuz maalesef arzu ettiğimiz yerde değil. Korsan tiyatroların sayısı binleri aşmış. Tamamen ticari, kolaycı, niteliksiz, didaktik oyunlar mevcut. Bu zihniyet nasıl değişir bilemiyorum. Ben üzerime düşeni yapmaya çalıştım, çalışıyorum. Onu birey yerine koyan, yaratıcı, estetik, nitelikli, tiyatro gibi tiyatro seyretmek çocukların da hakkı. Küçük seyirciye, yaratıcı, hayal güçlerini harekete geçiren, düşündüren, sorgulatan oyunları sunmak gibi bir görevimiz var.”
‘Otobüs Durağında Üç Bencil’, bu anlamda minik izleyicileri sarıp sarmalıyor. Oyuncular, kırk beş dakika boyunca yüksek bir performans sergileyerek miniklerin ve elbette yetişkinlerin dikkatini sahnede tutmayı başarıyor. Çabuk sıkılan bir kitlenin karşısında, oyunu interaktif yapmanın ve gerektiği zaman güncellemenin bilincinde olan bir ekibin çalışmasını izliyoruz. Oyuncuların sahneye sürpriz girişleri minikleri çok eğlendiriyor. Drone kullanmaları salondaki heyecanı artırıyor. Sahne ve ışık tasarımı, bir çocuğun her şeyi görüp anlayabileceği kadar sade, bir yetişkinin kaybolacağı kadar derin. Kostümler, kızımın deyimiyle, “Hikâye kitaplarındaki kahramanların giydiklerinden.”
BİZDEN UZAKLAŞANLARI TİYATROYLA, RESİMLE, MÜZİKLE GERİ ÇAĞIRMAK…
Bugünlerde sizin de konuştuğunuz herkes, insani olanı paylaşmaya çokça ihtiyacımız olduğundan söz etmiyor mu? Komşumuz, alışveriş yaptığımız esnaf, bindiğimiz taksinin-dolmuşun şoförü, ayak üstü selamladığımız tanıdık, tanımadık yüzler… Çünkü mutsuz ve umutsuz bir topluluk olmuş gibiyiz. Oysa, umut etmeye ve bizden uzaklaşanları, tiyatroyla, resimle, müzikle, sinemayla geri çağırmaya ne çok ihtiyacımız var. Bunu, özellikle çocuklarımıza anlatmaya, göstermeye ihtiyacımız var.
Oscar Wilde’ın yazının başında alıntıladığımız sözünü söyleyeli yüz yıldan fazla olmuş. Ve tiyatro hala, “İnsanoğlunun, neyin insani olduğu duygusunu bir başka kişi ile en dolaysız olarak paylaşabileceği” o yüce yollardan biri. O yolda yirmi yıldır ilerleyen otobüs, İzmir durağında. Yolcusu olmamız ve kıymetini bilmemiz dileğiyle…