Beynimiz, hayatımızın temelini oluşturan öğrenme, sevgi ve davranışları kontrol eden organımızdır.
Beynimiz sağlıklı çalıştığında, vücudumuz da sağlıklı çalışır.
Ancak beynimizde bir sorun oluşursa, bu sorun vücudumuza da kısa sürede yansır. Beynimiz, vücut ağırlığımızın sadece %2’sini oluşturmasına rağmen, aldığımız besinlerin %20’sinden fazlasını, oksijenin %25’ini ve kanın %25’ini tüketir. Beynimizin bu kadar küçük olmasına rağmen bu kadar aktif olmasının nedeni, içinde yaklaşık 100 milyar sinir hücresi bulunması ve bu hücrelerin birbirleriyle bağlantı kurmasıdır.
Beynimiz, bu kadar yüksek enerji ve kapasiteyle çalışırken, çevremizden gelen radyasyon, elektromanyetik dalgalar, hava kirliliği, zararlı kimyasallar ve besinlerden gelen toksinler gibi zararlı etkenlere maruz kalır. Bu zararlı etkenler, vücudumuza girdiklerinde vücuttan atılmalıdır. Yoksa ciddi hastalıklara yol açabilirler.
Karaciğer, beyin ve lenf bezlerimiz, vücudumuzu tamamen temizlemek için önemli bir rol oynar.
Fakat günümüzde zararlı etkenler her yerde bulunur ve vücudumuz bunları atmak için yorulur ve zamanla hastalanır.
Beynimiz 30 yaşından itibaren yaşlanmaya bağlı olarak değişmeye başlar ve bu değişimler 40 yaş civarında hayatımızı etkilemeye başlar.
Beyin sağlığımızı korumak ve yaşlanmayı yavaşlatmak için yapabileceğimiz iki şey var: uyumak ve sosyalleşmek.